HARBİYORUM
Recep Yılmaz
Gazeteci/Yazar
recepyilmaz46@gmail.com
recepyilmaz21.blogspot.com
Günaydın Türkiye.
Günaydın sevgili okurlarım.
BULDUM BULDUM
Cevabını
bir türlü yerli yerine oturtamazdım.
Hep
niye, niye der dururdum.
Her
zaman olduğu gibi gene bir gün, daha doğrusu üç gün önce sosyal medyaya göz
attığımda bir açıklama ile karşılaştım. Okudum, okudum sonunda Arşimet'in eureka
dediği gibi buldum buldum diye haykırdım.
Meğer
günlerdir kedime sorduğum sorunun cevabı çok basitmiş.
Cevap
şöyle;
“Fare
Çuvalı Teorisi”
Mısır’ın
bir köyünde tarım mühendisi olarak çalışan bir adam, Kahire’ye gitmek üzere
trene bindi.
Yanına,
köyün yaşlı çiftçilerinden biri oturdu.
Mühendis,
çiftçinin ayakları arasında bir çuval olduğunu fark etti ve yol boyunca çiftçi,
her çeyrek saatte bir çuvalı çevirip içindekileri karıştırıyor, sonra tekrar
ayakları arasına yerleştiriyordu.
Bu
durum yolculuk boyunca devam etti.
Mühendis,
çiftçinin bu hareketini garipseyerek çuvalın hikâyesini sordu.
Çiftçi,
“Fareleri ve sıçanları yakalayıp bunları Kahire’deki Ulusal Araştırma
Merkezi’ne satıyorum; orada laboratuvar deneylerinde kullanılıyorlar” dedi.
Mühendis,
“Peki bu çuvalı neden sürekli çevirip sallıyorsun?” diye sordu.
Çiftçi,
“Bu çuval fareler ve sıçanlarla dolu, eğer çuvalı çeyrek saatten fazla sallamaz
ve çevirmezsem fareler ve sıçanlar rahatlayacak ve yerleşecekler. Bu durumda,
onların gerginlikleri azalacak ve çuvalı kemirip delmeye başlayacaklar. Bu
yüzden onların korku ve gerginliklerini artırmak için her çeyrek saatte bir
çuvalı sallıyorum. Böylece birbirleriyle çatışırlar, içgüdülerine kapılırlar ve
çuvalı unuturlar, ta ki Araştırma Merkezi’ne varana kadar” dedi.
Mühendis,
çiftçinin düşünce şekli karşısında şaşkınlığa uğradı.
“Fare
Çuvalı Teorisi”
Mısırlı
yaşlı çiftçinin bu anlattıkları, daha sonra siyaset stratejisinde “Fare Çuvalı
Teorisi” olarak kabul edildi.
Emperyalist
devletlerin gariban ülkelerde oynadıkları oyunlar, “Fare Çuvalı Teorisi” ile
açıklanmaya başlandı.
Sömürülecek
ülkeler, öyle uzun süre “huzur ve istikrar” içinde bırakılmıyor, fitne
çıkarılıyor, terör azdırılıyordu.
Nasıl
köylü, fare çuvalını sallayınca fareler çuvalı kemirerek delip dışarı çıkmayı
bırakıyor, birbirleriyle kavgaya tutuşuyorsa, geri kalmış ülkelerde sistematik
olarak çıkarılan karışıklıklar da milletlerin uyanmasını engelliyordu.”
Bu örnek sorumun cevap kısmına cuk diye
oturdu.
Siz
ne düşüyorsunuz lütfen yazım bu köşemde yayınlayalım.
&
Kimler ne
dedi,
AKP kurucularından Hüseyin Çelik, kayyımın seçmen iradesine saygısızlık
olduğunu vurguladı.
…
Sopayı diksen filiz verecek bu topraklarda;
hala sürünüyorsak, açsak, yorgunsak bir sebebi var; cehalet ve ihanet.
İlber
Ortaylı
…
İbn-i Haldun
diyor ki
TOPLUMUN ÇÖKÜŞ
BELİRTİLERİ
1.
Dayanışmanın yok olması,
2.
Üretimin zayıflaması,
3.
Tüketim çılgınlığı,
4.
Vergiler,
5.
Liyakatsizlik,
6.
Adaletsizlik,
7.
Umutsuzluk,
8.
Göçün hızlanması,
9.
İblisane gurur ve kibir,
10.Gösteriş,
riyakârlık ve yalakalık.
&
Bir söz de benden
Görüyor, duyuyor ve yazıyorum. R.Y
&
Kulağa hoş gelen sözler
Rüzgarsız havada dönen fırıldağın, mutlaka bir üfleyeni vardır.
&
Kirveme öğütler
“Sen güneş ol, karanlıklar utansın kirvem.”
&
Ve yazıma
çoğu kez olduğu gibi bir şiirimle son veriyorum.
Artık peşinden koşmam,
Yordun beni sen.
Sen, gel gelmek istersen.
Ama ben nafile...
Gelemem.
Artık güzel sözler söyleyemem,
Tükettin beni sen.
Sen, söyle söylemek istersen.
Ama ben nafile...
Söyleyemem.
Artık sana gülemem,
İçimi kararttın sen.
Sen gül gülmek istersen.
Ama ben nafile...
Gülemem. R.Y
&
Gelelim
“Dilimde tüy bitinceye kadar” yazacaklarıma;
Anzele, büyük bir balıklı göl haline
getirilip, turizme kazandırılsın.
Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi MÜZEYE
dönüştürülsün.
Daha da
önemlisi,
Zerzevan Kalesi, Çayönü, Mitras Tapınağı,
Kortik Tepe, Hilar Mağaralarını ve Bırkleyn Mağaralarını koruyalım, tanıtalım.
İyi bir
hafta geçirmeniz dileğiyle.
Dostça
kalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder