31 Aralık Cumartesi günü Taksim’de bir otelde, ‘’Çok sesli bir anayasa için’’ İstanbul
buluşması gerçekleştirildi.
Bu toplantı;FES, SODEV,KÜYEREL ve TÜSES’in katkıları ile gerçekleşti. ‘’Yeni Anayasa Yolunda konferans dizisinin ikincisinde; feministler,gençler, Ermeniler,Çingeneler,LGBTTbireyleri,mülteciler,hayvan hakları savunucuları,
yeni yapılacak anayasadan neler beklediklerini açık ve net bir biçimde anlattılar.
Tabii ki bana ilginç gelenleri Siz Okurlarıma sunmak istiyorum.Örneğin Katılımcılardan İzmir Roman Derneğinden Abdullah Cıstır’ın sözlerini aynen aktarıyorum.’’ Ayrımcılıkla
mücadele yasası çıkarılmalıdır.Biz dezavantajlıyız.Lozan’da tanınan haklarımız ,burada
kabul edilmedi.Bu ülkede bizlerinde doğal hakları vardır. 1071 de Sizler buraya
geldiğinizde biz kırk yıl öncesinden
Trakya’da vardık.’’
Möderatörün ilginç bir saptaması vardı katılmamak olası değil: O da şöyle:’’Yargı her dönemde güçlü hükümetlerin yanında olmuş.Devlet ya da hükümetler neyi kendilerine tehlikeli,
sakıncalı görmüşlerse, o kişi, kurum ve kuruluşları cezalandırmış,yandaşlarını
ise göz ardı etmiştir.’’ Gerçekten yürekli bir saptamaydı.
AGOS gazetesi ve Ermeni
cemaati adına katılan Rober Koptaş ise Cumhuriyet; kuruluşunda bu coğrafyada
yaşayan herkese tek tip bir kıyafet biçti. Ancak bu kıyafet çeşitlilik gösteren
ülke yaşayanlarına ‘dayatılmaya karşın’ uymadı.Bu gün hala bir arayış
içindeysek, bu kıyafet benimsenmemiştir.Artık yüzler maske tutmuyor,bu
realiteyi bilmek gerek. derken Türkiye’nin ayrı bir gerçeğini dile getiriyordu.
Son olarak söz alan Anayasa
Uzlaşma Komisyonu üyesi Rıza Türmen ; CHP’nin öncelikli talebi bağımsız yargı
meselesidir,dedi ve devam etti. Dayatmacı iktidar, yasa yaparken ilgili ve
yetkili kişi kurum ve kuruluşlara baş vurmak yerine kendi bildikleri ile
yetiniyor, anlamında konuşmasına devam etti.
Türmen İstanbul’a gelirken
Diyanet İşleri Başkanıyla aynı uçakta aralarında geçen ilginç bir anekdotu bize
aktardı. Diyanet İşleri Başkanı ,konuşmamız arasında bana ‘’Biz özerk
olmalıyız, atamayla değil seçimle gelmeliyiz,maaşlarımızı da devletten
almamalıyız.’’ifadelerini kullandı.
Toplantının sonunda katılımcılara söz verildi. Ben de söz aldım. Kısaca şunları söylemeye çalıştım:
Bence ilk aşamada bugünkü
anayasa maddelerindeki ANÇAK ve bu
ancaklardan sonra gelen cümleleri kaldırır, etnik ayrımcılığa son verir ve millilik sevdasından vaz geçilirse, yeni anayasa yapmak kolaylaşacaktır.
Sonuç;Görüyorum ki güzelim ülkende bir avuç insanın dışında, herkes mağdur.Herkes dünden bugüne dayatmalardan şikayetçi…
Dostça kalın…
RECEP YILMAZ
2 Nisan 2012 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder