24.03.2012 Cumartesi günü ‘’Değişen Türkiye’yi ve Dünya’yı anlamak’’ üst başlığı ile ‘Adil bir toplum için mücadelenin yeni aşaması üzerine düşünceler’ konulu bir konferansa katıldım.Küyerel Düşünce Platformu hazırlamıştı. Öncelikle bu konferansın hazırlanmasında katkıları olanlara ve möderatörler Jale Mildanoğlu ile Hüseyin Çakır arkadaşlara teşekkür ediyorum. Gayet iyi niyetle hazırlanmıştı. Konuşmacı Zülfü Dicleli de gayet mütevazi bir şekilde düşüncelerini anlattı, hazırlıklarını bizlere sundu.
Şöyleki; Dünyada problemler çok diye söze başladı.Dünyanın yaşadığı iki kriz hakkında bilgiler verdi. Dünya her anlamda sona doğru gidiyor diyerek yetmişlerden başlayıp günümüze geldi. Yetmişlerde dünyaya hakim olmanın mümkün olmadığına değindi.Seksenlerde faşist ütopyanın iflas ettiğini,solun yeni arayışlar içine girdiğini, 2008’ lerden sonra da kapitalist ütopyanın iflas ettiğini anlattı.Bu günkü haliyle insanlığın fazla yaşaması mümkün değil dedi. Ekonomi-Toplum- Doğa +kadın hareketlerinin ön plana çıktığını belirtti.Soğuk savaşın bitmesi ile kimlik arayışlarının ortaya çıktığını, kutupsuz bir dünya oluştuğunu, gelişimin tarzının değiştiğine değindi. Yeni bir arayış içinde olmak gerektiğini belirtti. 21. Yüz yılda şiddetin gittikçe azaldığını,erkek egemenliğinin azaldığını tespitinde bulundu.Tahrir Meydanı ve Wallstreet hareketinin önemi ve böylelikle bir şeylerin sonuna gelindiğini iddia etti.
‘Böyle yaşamaya devam mı edeceğiz yoksa değişecek miyiz, ‘nasıl yöneteceğiz, eskisi gibimi yoksa daha demokratik, katılımcı mı yaşayacağız’ Ayrıca şirketler eskisi gibi mi yoksa yeni şeylere açık bir biçimde mi yönetilmelidir, sorularına cevap aramamız gerektiği inancında olduğunu belirtti. Ayrıca zenginleşince mutsuz olunduğu görüşünde olduğunu, hep güçlü kazanır anlayışının iflas ettiğini söyledi. Sermayenin ‘Sert’ , ‘yumuşak’ diye ikiye ayrıldığını, artık siyasi iktidarların ekonomiye istedikleri gibi yön veremediklerini; ekonomi ve iktidarların birbirinden koptuğunu, devletin kontrolünün çok olduğu yerde ekonominin hantallaştığını ileri sürdü.
Bütün bunları konferansa gelmek istedikleri halde gelemeyenler için özetledim. Dilerim yanlış anlaşılmaya neden olmamışımdır. Tümünü yorumsuz verdim. Zaten başkalarının ürettiklerini eleştirmek yerine üretmeyi tercih edenlerdenim. Devamını hem gurupta yeni olmam hem de içim el vermediği için anlatmayacağım. Dilerim o bölümleri de moderatör arkadaşlar anlatırlar.
Ben birkaç söz söylemiştim.Kenar başlıklar halinde aktarayım istiyorum: Arkadaşlar devrimin bize en yakın olduğu dönemlerde, en büyük darbeyi yedik. Ayağımızın yere bastığı dönemlerde kırk beş kliğe ayrıldık.Son zamanlarda gençlerin bizlere en çok ihtiyaç duyduğu bir dönemdeyiz.Biz ise onlardan çok uzaklardayız. Örnek mi; burada bulunan bizler hep kır saçlıyız. Bakın yanımızda hiç genç yok. Ayrıca eski hastalıklarımızı tekrar edip eleştirmek yerine katkı sunmayı tercih etmeliyiz. Ayrıca sağcılık – solculuk ile,ilericilik- gericiliği biribirinden ayırmalıyız…
Dostça kalın…
RECEP YILMAZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder