HARBİYORUM
Recep Yılmaz
Gazeteci/Yazar
recepyilmaz46@gmail.com
recepyilmaz21.blogspot.com
BİR MUTLANMA HABERİ
Günaydın Türkiye.
Günaydın sevgili okurlarım.
Son
yıllarda beni en çok mutlu eden haber.
Gazetemiz
muhabirlerinden Ceren Akyıl’ın yüreğimi sevinçten, mutluluktan adeta uçuran
haberi.
Aynen
aktarıyorum.
Okuyamamışların
da dikkatine…
“2023
yılından itibaren düzenli olarak katıldığı Milano ve Londra moda haftalarında
Türkiye’yi başarıyla temsil eden Recep Demiray, bu kez uluslararası modacıların
kreasyonlarını sergilediği Antalya Fashion Week’te moda rüzgârı estirdi.
Emy Organizasyon tarafından Hotel
Su’da gerçekleştirilen etkinlikte “Ahde Vefa” koleksiyonuyla yer alan Recep
Demiray, özgün tasarımlarıyla dikkat çekti. Diyarbakır’ın tarih mirası olan
Zerzevan Kalesi, Dört Ayaklı Minare ve 10 Gözlü Köprü’yü işleyen genç modacı,
aynı zamanda geleneksel puşi, bakır ve altın işlemeleriyle tasarımlarını
zenginleştirdi. Diyarbakır kültüründe önemli bir yeri olan bakır ve altın
işlemlerle bezeli kıyafetleri ve başa takılan Puşi’den yaptığı abiye kıyafetler
izleyenlerden büyük alkış aldı.
Recep Demiray, yaklaşık altı
aylık bir yaratım sürecinin ardından tamamlanan ve içinde modern tasarımların
da olduğu 26 parçalık koleksiyonu, deneyimli bir ekip ile hazırladıklarını
belirtti. Demiray, “Doğduğum topraklar
olan Diyarbakır’ı çok seviyorum. Diyarbakır’ın eşsiz tarihi dokusundan ilham
aldığım koleksiyonuma Ahde Vefa adını verdim. Bu özel koleksiyonu
Antalya’da sergilediğim için çok mutluyum” dedi.”
İşte
gerçek Diyarbekir sevdalısı. O demiyor ben diyorum. O ben Diyarbrkir
sevdalısıyım demek yerine sanatı ve etkinlikleriyle yaptıkları ile bize
dedirtiyor. Tebrikler Recep kardeşim. Tebrikler sevgili adaşım. İşte Diyarbekir
sevdalısı olmak budur.
Ve
tebrikler Ceren Akyıl kızıma.
Ne
de çok özlemiştim
&
Bir söz de benden
Her
insan ölmeden önce bir kez olsun Diyarbekir’i görmelidir.
&
Kulağa hoş gelen sözler
Hayat;
ne aşk davasıdır, ne de ekmek kavgasıdır. Hayat insan kalabilme mücadelesidir.
Şerefinle,
namusunla, onurunla…
Che Guevara
&
Kirveme öğütler
Ve şu unutulmasın ki: barış güç bende
demek değil ”
Ata kibirli binen, eve yürüyerek gider.”
Kirvem.
&
Ve yazıma
çoğu kez olduğu gibi bir şiirimle son veriyorum.
Çekin o
kirli ellerinizi
Karanlık düşüncelerinizi
Doğduğum kentin üstünden,
Diyarbekir'imden.
Ben Melik Ahmet Hamamı külxanında yatan
Külxancı Xale Meheme kadar
Evimde özgür ve gamsız uyumak istiyorum.
Bin yıldır yetmedi mi?
Ben varım dedim,
Sen yoksun dedin.
Ulan oğlum
Ben varım, sen de varsın.
Bırakın rahatça bir bardak meyan şerbeti içeyim
Dörtyol ağzında kalaylı bakır tasta.
Babe Elo'dan.
Yoğurt pazarının başında
Soğuk bir ayran içeyim akşam vakti.
“Çorbacı burda burda” diyor
Efo Dayı.
Hakko bırak satsın çorbasını.
Akşam saat ondan sonra...
Ciger satan Kamber' ime dokunma
Ona Gaffar Baba bile dokunmamıştı son zamanda.
Ulan oğlum
Kıyamet mi kopar
Faytoncu Hüso kırbacını şaklatsa
Kerxanaya götürürken müşterisini.
''Sıcak lahmacun tazeee '' diyor
Gece kuşu Piç Elo.
Ya o, gece on birden sonra
Mis kokulu kahve satan Bozo Abe'nin sesi duyulmuyor artık.
Hep sizin yüzünüzden
Pis, karanlık düşünceli adamlar.
Yok artık o güzel anılar.
Diyarbekir'imde.
Ulan oğlum
Bırakın Terzi Şaban
Gönlüyce diksin elbise takımlarını.
Ya Dağ Kapısındaki Berber Recep Usta,
Nakış işler gibi keserdi saçlarımızı.
Xale İbrahim, avazı çıktığınca bağırdı:
''Taze çayyy'' diye, ikindi vakti itfaiye meydanında.
Varsın aksın lağım suyu Dicle’ye Fis Kayasından,
Vallahi bu akış bile güzeldi,
Anılarda kalan kadarıyla…
Ulan oğlum düşün yakamızdan...
&
Gelelim
“Dilimde tüy bitinceye kadar” yazacaklarıma;
Anzele, büyük bir balıklı göl haline
getirilip, turizme kazandırılsın.
Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi MÜZEYE
dönüştürülsün.
İyi bir
hafta geçirmeniz dileğiyle.
Dostça
kalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder