HARBİYORUM
Recep Yılmaz
Gazeteci/Yazar
recepyilmaz46@gmail.com
recepyilmaz21.blogspot.com
VAY SEN
NASIL BÖYLE YAZARSIN
Günaydın Türkiye.
Günaydın sevgili
Okurlarım.
Sevgili Okuyucularım; bir
önceki yazımda; “Seçime girmek isteyen
partiler tek başına seçime girmelidirler.” diye yazmıştım.
Vay sen misin böyle
yazan.
Sen CHP’nin iktidar
olmasını istemiyor musun?
Sen bu ceberrut iktidarın
daha ne kadar hüküm sürmesini istiyorsun?
Türkiye’de bu olan
bitenleri görmüyor musun?
Sen laik değil misin?
Sen cumhuriyetçi değil
misin?
Sen devrimci değil misin?
Daha neler neler…
Sondan başlayayım.
Ben; Sosyalist gelenekten
gelen, 68 kuşağının yaşayanlarındanım, sapına kadar bir devrimciyim.
Ben; Cumhuriyetçiyim.
Ancak; içinde demokrasi, özgürlük, eşitlik, haktan yana, halklardan yana olan
bir cumhuriyetçiyim.
Ben laik bir insanım. Ama
lafçı değilim.
Ben; halklara karşı
sorumluluğunu bilen bir yurttaş olarak Türkiye’de olup bitenleri, çal
çenelerden daha fazla görüyor, izliyor ve de üzülüyorum.
Gelelim “CHP’nin iktidar olmasını istemiyor musun?”
sorusuna.
Kimin hangi partinin
iktidar olmasını istemesi kendi bilecekleri bir konudur.
Hele siz lafta demokrat
kişileri hiç ilgilendirmez.
Bu bir.
Bırakın partilerden
nemalanma alışkanlığını.
Dürüstçe çalışmayı kendinize
alışkanlık edinin.
Bu iki.
Bırakın bu, CHP’yi tembelliğe sürükleme alışkanlığını.
Bu üç.
Bırakın bu bir yerlerin şemsiyesi altında palazlanmayı
alışkanliğini,
Bu dört.
Bırakın bu, partilerin kendi ayakları üzerinde
durmasını engellemeyi,
Bu beş.
Bırakın bu, bir pire bile değilken, deve gibi görünmeye
çalışma alışkanlığını.
Bu altı.
Bırakın partiler kendileri olsunlar.
Bu yedi.
Bırakın bu sinsi
alışkanlık olan, birilerini karalayarak
büyümeye, çalışma alışkanlığını.
Bu sekiz.
Daha yazayım mı?
Evet ben; hiçbir partinin payandası olmadan, kendini dev aynasında
görmeden, ilkelerinden taviz vermeden, halklara karşı dürüst olma çabasıyla
seçimlere tek başına girmeyi destekliyorum.
Böylelikle seçmenin iradesine ipotek koyulmamış olunur.
Böylelikle kendi seçmeninin bile iradesi hiçe saymamış olur.
Böylelikle bir kürdan kadar bile etmezken bir kılıç gibi davranma
hastalığından vaz geçilmiş olur.
Daha sayayım mı?
Sonuç; ben partilerin tek başlarına seçime girmelerinden yayayım.
&
Bir söz de
benden
Benim masamda; Türk çayı da içilir, Kürt Böreği de yenir, Alevi türküsü
de dinlenir.
&
Türkiye ne
zaman düzelir?
Çok zor bir soru çok.
Hadi bu soruyu siz
yanıtlayın.
Bir sonraki yazıma
alayım.
&
Ey Halkım;
Surların etrafını,
Tarihi
özelliği olan çevreleri
Özetle
Diyarbekir’i
Temiz
tutalım.
&
Hoşuma giden
sözler
Başkalarının hayatından
ders alın. İnsan bütün hataları kendi yapacak kadar uzun yaşamıyor. Tolstoy
&
Kirveme öğütler
Kirvem; bu
söze kulak ver.
Uğrunda ölmeyi göze alacağım birçok
dava vardır. Ama uğrunda öldüreceğim hiçbir dava yoktur. Gandhi
&
Ve yazıma
çoğu kez olduğu gibi bir şiirimle son veriyorum.
Tiksindiriyor beni
Loş karanlık,
Nemli duvarlar,
Islak zemin,
Soysuz insanlar.
Gözlerim kamaşıyor
Baktığımda
Küçük penceremden sızan ışığa.
Nefretim var; demir parmaklıklara,
Darbelere, kaypaklara,
Korkak ve kancıklara.R.Y
&
Gelelim
“Dilimde tüy bitinceye kadar” yazacaklarıma;
Anzele, büyük bir balıklı göl haline
getirilip, turizme kazandırılsın.
Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi MÜZEYE
dönüştürülsün.
Daha da
önemlisi,
Ve sevgili meslektaşlarım, dernek
yöneticileri, STK Yöneticileri; Zerzevan Kalesi, Çayönü, Mitras Tapınağı,
Kortik Tepe, Hilar Mağaralarını ve Bırkleyn Mağaralarını koruyalım, tanıtalım,
gün yüzüne çıkaranları sahiplenelim.
İyi bir
hafta geçirmeniz dileğiyle.
Dostça
kalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder