4 Mart 2012 Pazar

GELMEDİ DİYARBEKİRİM GERİ GELMEDİ...

Dün seni düşündüm,
İstanbul’un yedi tepesinin birinde ,
Çayımı yudumlarken.
Beynimde üşüştü :
Yedi verenler ,parmak kadar mor dutlar,
Kan kırmızı karpuzlar,
Yedi Kardeş,Ben u Sen ve On Gözlü Köprü.
Ve gelinlerin en güzeli Dicle Nehri…
Balıkçılarbaşındaki ayrancı
Dağ Kapı meydanındaki köfteci, seyyar
lahmacuncu.
Ve bu gün yerinde yeller esen Emirgan Çay
bahçesi ,yadıma düştü.

Çay gittikçe açılıyordu elimde
Göz yaşlarım bardağa düşmüş
meğerse.
Her neyse, çay çaylıktan
çıkmıştı
Tıpkı kırklar Dağı, Melik
Ahmet Caddesi,
Balıkçılar Başı, hatta érbedaş
gibi.


‘’Siz demli çay içerdiniz,
yoksa yanlış mı getirdik’’dedi garson.
Özür diledi.
Halbu ki gelirken çay
demliydi
Damlayan göz yaşlarım ,açmıştı
çayın rengini.
Aldı elimden çay bardağını
Tıpkı Diyarbekirimi elimden aldıkları gibi.
Her neyse yerine demli çay geldi.
Ya Diyarbekirim
Diyarbekirimi Recep Yılmaz çok bekledi,
Diyarbekirim geri gelmedi ,
Gelmedi…



RECEP YILMAZ

Hiç yorum yok: