26 Nisan 2024 Cuma

 

HARBİYORUM           

Recep Yılmaz

Gazeteci/Yazar

recepyilmaz46@gmail.com

recepyilmaz21.blogspot.com

 

HAYRET ETMEMEK MÜMKÜN MÜ?

 

Günaydın Türkiye.

Günaydın sevgili Okurlarım.

 

Gazeteci TEKE TEK’ in Usta Moderatörü Fatih Altaylı’nın geçenlerde “Maliyet” başlıklı bir yazısını okudum. Bana çok ilginç geldi. Siz sevgili okuyucularım da bilsin diye özetleyerek veriyorum.

“Çin’in başkenti Pekin’i Urumçi’ye bağlayan ve 6 bölgeden, 500 kilometresi Gobi Çölü’nden geçen yol aynı zamanda dünyanın en uzun karayolu tünelini de içeriyor. 

Yer yer 4, yer yer 6 şeritli olan yolun toplam uzunluğu tamı tamına 2540 kilometre. Bağlantı yolları ile birlikte yapılan imalatın toplamı 2 bin 800 kilometreyi aşıyor.

Yaklaşık 10 yıldır parça parça tamamlanarak açılan ve Çin’in hayli gurur duyduğu Beijing-Urumçi Ekspres Yolu’nun maliyeti tamı tamına 2,5 milyar dolar. 

2540 kilometre, 2,5 milyar dolar. 

Peki bu ne demek! 

Türkiye’de sektör yapıyor, halk üzerinden geçerken ödüyor, eksik kalırsa Hazine tamamlıyor ve hep eksik kaldığı için hep Hazine tamamlamak zorunda kalıyor yani halk bir daha ödüyor.

Peki Çin içinde pek çok tünel, viyadük ve dünyanın en uzun karayolu tünelini barındıran 2540 kilometre yolu 2,5 milyar dolara tamamlarken bizim KOİ projelerinde maliyet ne olmuş?

Mesela Kuzey Marmara Otoyolu.

Toplam uzunluk 463 km. Maliyeti 8 milyar dolar. 

Beğenmediniz mi?

Peki başka bir örnek. 

İstanbul-İzmir Otoyolu uyar mı? 

Onun da otoyol uzunluğu 384 kilometre. Bağlantı yolları ile birlikte 426 kilometre. Maliyeti ise 11 milyar dolar. “

İlginç değil mi?

                      

                                           &

 

BU GÜN YİNE ÖĞRETMENLİĞİM TUTTU.

Yararlı olacağına inandığım için yazacağım.

Fransa ve İngiltere okulda cep telefonunu yasaklıyor.

Sonuç;

Öğrencilerin sınav notları hızla yükseliyor,

Dikkat ve konsantrasyonları artmış,

Öğrenciler arasındaki öğrenme eşitsizliği azalmış,

Siber zorbalık oldukça azalmış,

Sosyal ilişkileri gelişmeye başlamış,

Ve öğrenciler, eskisinden daha mutlularmış.

Sevgili anne-abalar, sayın veliler dikkatinizi çekerim.

Ve de okul yöneticileri…

                                             &

 

Bir söz de benden

Tarım ve hayvancılığı alarm veren bir ülkenin kalkınması söz konusu olamaz. R.Y

 

                                             &

 

 AKIL;
         Araştıran, soru soran, eleştiren, beynini başkalarına teslim etmeyen akıldır.
         Aklını sloganlara esir etmeyen düşüncedir,
         Aydınlanma Çağı'na damgasını vuran.
         Kendi başına fikir üretmeye çalışan akıldır.
         Kendisine verilmek istenenle yetinmeyen akıldır.

                                     

                                       &

 

Biliyor musunuz?

Antik dünyanın kalbi olan İskenderiye Kütüphanesinin kapısında; “Bilim sizi tanrıların gazabından kurtarır.” yazıyor.

Türkiye ne zaman düzelir?

Yönetenler; büyümeye değil, bölüşmeye özen göstermeye başladığında Türkiye düzelmeye başlar.

 

                                      &

 

Ey Halkım;

Surların etrafını,

Tarihi özelliği olan çevreleri,

Özetle

Diyarbekir’i

Temiz tutalım.

Bakın turizm mevsimi başladı.

Turizm bacasız fabrikadır.

Bunun bilincinde olalım.

                                                &

 

Kirveme öğütler

Kirvem,

Sular yükselince balıklar karıncaları yer.

Sular çekilince karıncaları balıklar yer.

Kimse bu günkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmesin.

Çünkü kimin kimi yiyeceğine suyun akışı karar verir.

 Anladın mı?

 

                                        &

 

Ve yazıma çoğu kez olduğu gibi bir şiirimle son veriyorum.

 

   Ay bir avuç alev

Sitemde sabah olmasın,

Hele güneş hiç doğmasın.

Vay anam vay.

Kala kalsın karanlıklar arasında

Bu kızıl rengiyle ay…

Vay babam vay…     Recep Yılmaz

 

                                         &

 

Gelelim “Dilimde tüy bitinceye kadar” yazacaklarıma;        

Anzele, büyük bir balıklı göl haline getirilip, turizme kazandırılsın.

Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi MÜZEYE dönüştürülsün.

Daha da önemlisi,

Diyarbekir’in güzellikleri olan; Zerzevan Kalesi, Çayönü, Mitras Tapınağı, Kortik Tepe, Hilar Mağaralarını ve Bırkleyn Mağaralarını koruyalım, tanıtalım.

Turizm Bakanlığı ve belediyelerin bir elleri bu tarihi değerler üzerinde olsun.

 

İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle. 

Dostça kalın.

 

 

21 Nisan 2024 Pazar

 

HARBİYORUM           

Recep Yılmaz

Gazeteci/Yazar

recepyilmaz46@gmail.com

recepyilmaz21.blogspot.com

  

  TASARRUF DEVLETTEN BAŞLAMALI

 

Günaydın Türkiye.

Günaydın sevgili Okurlarım

 

Bu devlet zengin.

Har vurup harman savurmadıkça,

Bu benim adamım,

Bu akrabadan,

Bu partilimiz,

Bu yandaşın oğlu/kızı demedikçe,

"itibardan tasarruf edilmez" denilerek lale devri şatafatına gömülmedikçe bu zenginlik herkese yeter

 

Ayrıca;

Makam araçları satılsın, şoförleri eğer kadrolu iseler, ihtiyacı olan kurum ve kuruluşlara gönderilsin.

Birden fazla maaşlar bire indirilsin.

Yandaşa usulsüz ihalelere son verilsin.

İnsanlığa hiçbir katkısı olmayan ve toplumu karanlığa sevk eden vakıf, dernek, cemaatlere ve tarikatlara ödemeler kesilsin.

Yüksek fiyata kiralamalardan, lüks ve gösterişli ağırlamalardan vazgeçilsin.

Gereksizce yapılan ve tatil kıvamında geçen yurt içi ve yurt dışı görevlendirmelere son verilsin.

Diyanetin bol kese harcamaları kontrol altına alınsın. Ülke insanı açlık ve yoksullukla boğuşurken, dışarıdakileri beslemekten vazgeçilsin. Yurt dışında yapılan gereksiz yatırımlara son verilsin.

Ezan, illerde ve ilçelerde merkezi sistemle okunsun. Açığa çıkan müezzinler, devletin ihtiyacı olan başka kademelerde görevlendirilsin. Müezzin alımına son verilsin.

Kırsal kesimdeki köyler hariç, Türkiye'nin boynunda yüke dönüşen bütün muhtarlıklar kapatılsın. E-Devlet gibi teknolojik uygulamalar sayesinde muhtarlara yapacak iş kalmadı. 

Türkiye’de 50.370 muhtarlık var. Her birinin aylık maliyeti yaklaşık kırk bin lira. Çarpın bakalım 50.370’ le. Ayda yaklaşık 2,5 milyon, yılda ise 35 milyon yapar.

Okullarda müdür yardımcılıkları kaldırılsın. Yaptıkları işin tümünü bir memur yapar. Ayrıca zaten rehber öğretmenler var…

Düşünün Türkiye’de 54.715 ilk ve orta dereceli okul var. Her birinde en az bir müdür yardımcısı var. Kalabalık ortaokullarda ve liselerde iki, üç, dört müdür yardımcısı var. Ortalama her okulda iki tane sayalım eder 110.000. Bu sayı Ülkedeki tüm okulların öğretmen açığını kapatır. Öğretmensizlikten birleşik sınıflardan okuyan öğrencileri birleştirilmiş sınıflardan kurtulur.

Biz Japonya’dan daha mı zenginiz? Japonya’da temizlik işlerini öğrencilerin kendisi yapıyor.

Milli Eğitim Bakanı lütfen bir inceletsin. Japonya’da okullarda müdür yardımcılığı kadrosu yok.

Müstahdem(hizmetli) kadrosu yok. İşte sana 5.400 personel fazlalığı daha. Ne kadar tasarruf etmiş olunur siz bulun.

Tabi saraylar harcamaları da bir başka kalem…

Daha bu birkaç kalem.

Sonra;

Ben devletim, istediğimi yaparım anlayışından vazgeçilmeli. Devlet halkın üstünde değil. Bir anlamda halkın hizmetkârıdır.

Sonuç;

1.   Biata değil liyakata önem verilmeli.

2.  Yukarıdaki birkaç örnek bile gösteriyor ki tasarruf devlette başlamalıdır.

 

                                        &

 

       Vallahi yazacağım,

Kur’an; "KUL HAKKI YEME" diyor,

İncil; "KOMŞUNUN MALINI ÇALMA" diyor,

Zebur, "RAB HIRSIZLARI AFFETMEZ" diyor,

Tevrat; "HIRSIZLIK YAPMA" diyor.

Öküze tapan adam bile "ÇALMA" diyor.

İnsanın sorası geliyor,

Bre mahlukâtlar siz hangi dindensiniz?

 

                                  &

 

   Kirveme öğütler

Bak kirvem Sabahattin Ali ne diyor.

“Biz istiyoruz ki bu memlekette yapılan her iş, üç beş kişinin çıkarına değil, bu toprakları dolduran milyonların yararına olsun.”

Kirvem kulağına küpe olsun.

 

&

         

Gelelim “Dilimde tüy bitinceye kadar” yazacaklarıma;         

Anzele, büyük bir balıklı göl haline getirilip, turizme kazandırılsın.

Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi MÜZEYE dönüştürülsün.

 

İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle.   

Dostça kalın.

 

20 Nisan 2024 Cumartesi

 

GELMEDİ DİYARBEKİRİM GERİ GELMEDİ...

 

Dün seni düşündüm,
İstanbul’un yedi tepesinin birinde,
Çayımı yudumlarken,
Beynimde üşüştü;
Yedi verenler, parmak kadar mor dutlar,
Kan kırmızı karpuzlar,
Yedi Kardeş,

Ben u Sen ve On Gözlü Köprü.
Ve gelinlerin en güzeli Dicle Nehri…
Balıkçılar Başındaki ayrancı,
Dağ Kapı meydanındaki köfteci,

Seyyar lahmacuncu.
Ve bu gün yerinde yeller esen

Emirgan Çay Bahçesi,

Yadıma düştü.

Çay rengi gittikçe açılıyordu elimde,
Gözyaşlarım

Bardağa düşmüş meğerse.
Her neyse, çay çaylıktan çıkmıştı,
Tıpkı Kırklar Dağı,

Melik Ahmet Caddesi,
Balıkçılar Başı,

Hatta Érbedaş gibi.

‘’Siz demli çay içerdiniz, beyim
yoksa yanlış mı getirdik’’ dedi garson.
Özür diledi.
Halbuki gelirken çay demliydi.
Damlayan gözyaşlarım,

Açmıştı çayın rengini.
Aldı elimden çay bardağını
Tıpkı Diyarbekirimi elimden aldıkları gibi.
Her neyse yerine demli bir çay geldi.

Tavşankanı mı derdik o zamanlar,

Kan kırmızı…


Ya Diyarbekirim,
Diyarbekirimi Recep Yılmaz çok bekledi,
Diyarbekirim geri gelmedi,
Gelmedi…

          RECEP YILMAZ

Diyarbekir sevdalısı

6 Nisan 2024 Cumartesi

 

HARBİYORUM           

Recep Yılmaz

Gazeteci/Yazar

recepyilmaz46@gmail.com

recepyilmaz21.blogspot.com

 

AKP NEDEN KAYBETTİ?

 

Günaydın Türkiye.

Günaydın sevgili Okurlarım.

 

Evet bugüne kadar girdiği seçimlerin tümünü kazanan AKP neden bu seçimi kaybetti?

Birkaç ana başlıkta toplamak gerekirse:

1. AKP bu seçimde dik başlılık etti.

2. DEM’siz çay içmekte ısrar etti,

3. Kürtleri yok saymaya devam etti. Bununla da yetinmeyip onları terörist ilan etti. Bu tutum AKP’ye oy veren Kürtleri de rahatsız etti.

4. Seçmenleri hiçe saydı. Ben şapkamı koysam kazanırım anlayışı ile hareket etti.

5. Emekli abi ve ablalarımıza kulak asmadı. Onları zaten var olan bayram ikramiyesine 1500 lira zam yaparak kandıracağını sandı. Olmadı Kamu bankalarına direktif vererek promosyonları artırırsam gönüllerini alırım sandı.

6. Çalışan memurlara % 30 zam ve artı 8077 tl ek zam verirken (ki iyi etti) emeklilere % 25 zam vermekle yetindi. Yetinmekle kalmayıp her türlü tepkiyi göz ardı ederek inat etti.

Düşünmedi ki emekli memur da; diğerleri gibi elektrik parası, su parası, doğal gaz parası veriyor; ekmek soğan, sebze alıyor, kira ödüyor. Çoğu çocuklarını üniversite de okutuyor…

7. Demirel’in, “Tencerenin götürmeyeceği hiçbir iktidar yoktur.” sözünü hiçe saydı.

8. Tarikat  cemaat ve benzeri guruplarla seçimler kazanılmıyor. Zaten yüzde kaçlar ki. Yüzde iki bilemedin yüzde üç. Şu iyi bilinmeli ki bunlarla yola çıkanlar hep ayazda kaldı ve hep ayazda kalacak. Bu da düşünülmedi.

Bu güruh, kazanırsan biz kazandırdık dediler bu güne kadar. Liderleri böyle inandırdılar. Aslı yok…

8. Hainler, dış güçler, terör işbirlikçileri” ve “nas var sana bana ne oluyor” gibi sözlerle ifade edilen kutuplaştırıcı politikaların artık etkili olmadığını da gösteremediler.

 

Çiçekler uyandı, böcekler uyandı, toprak uyandı, doğa uyandı, dünya uyandı.

 Ve halklar da uyandı sanırım, beyler.

 

9. Bu davranışlar emekli memurları olduğu gibi bütün kamuoyunu rahatsız etti.

10. MHP’yle, Hüda Par ile İyi Partiyle bir yerlere varılmıyor, aksine ülkenin karanlığa doğru gidiyor olduğunu göremediler.

Sonuç;

Partilerle, halkla, hele hele yoksul emeklilerle inatlaşmanın iktidara bir şey kazandırmayacağını göremediler. Aksine kaybettireceğini düşünemediler.

Bu seçimler yerel seçimlerdi ancak seçim sonuçlarına ekonomi ve emekliler damga vurdu.

 

Pablo Neruda diyor ki

Bütün çiçekleri koparabilirsin.

Ama baharın gelişini engelleyemezsiniz.

 

Bundan 10 ay önce Türkiye büyük bir seçim yaptı.

O seçimde şartlar, bugünkünden pek de farklı değildi:

- Erdoğan’ın karşısında büyük bir ittifak vardı.

- Ekonomide yine sorunlar vardı.

- Pahalılık yine gündemdeydi…

Ancak halkta bir beklenti, bir umut vardı.

Fakat;

10 ay sonra yapılan 31 Mart Yerel Seçimlerinde;

Seçmen baktı ki  iktidar gereğini yapmıyor. 

Yerel seçimde; seçmen;

Arkadaş yanlış yoldasın,

Beni say,

Ben varım,

Ve ben açım dedi.

 

Çalarak karnını doyuranlar, açlara seslenip gelecek günlerden bahsediyorlar. Bertolt Brecht

Üstat halklar artık bunu yemiyor, böyle bilesin.

 

Dilerim iktidar bu uyarılara kulak verir.

Yapacak  başka bir şey yok.

31 Mart 2024 yerel seçimlerinde, ben halkın mesajını böyle okudum.

Sizleri bilmem.

 

CHP’ye bir sonraki yazımda yer vereceğim.

 

İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle. 

Dostça kalın.

23 Mart 2024 Cumartesi

 

HARBİYORUM           

Recep Yılmaz

Gazeteci/Yazar

recepyilmaz46@gmail.com

recepyilmaz21.blogspot.com

 

YAZACAK BİR ŞEY YOK

 

Günaydın Türkiye.

Günaydın sevgili Okurlarım.

 

Kimin eli kimin cebinde olduğu belli olmayan bir yarışmada müdahil olmak, haklarında yorum yapmak ve ya taraf olmak niyetinde değilim.

Her gün yeni bir fiyaskonun ortaya çıktığı bir dönemde, tahminden bile uzak durmak istiyorum.

Rahmetli babam yarışma erkekçe olmalıdır, derdi. Nerde o günler…

Hele bu seçimlerde erkekçe bir davranış pek göremiyorum. Yiğitçe bir yarış seyredemiyorum. Bir kirli siyasettir almış başını gidiyor. Kimin kimden yana olduğu bile aslında pek belli değil.

Bana niye yazmıyorsun diyorlar. Seçim tahminlerini görmek istiyoruz. Bir şeyler söylemen gerekmiyor mu diyorlar.

Böyle bir yarışmanın tarafı ya da tahmin edeni olmak istemiyorum. Çünkü dediğim gibi bakıyorum, seyrediyorum, okuyorum, kimin eli kimin cebinde bir türlü bilemiyorum. Yok falan filan ilçe sana olsun, filanca ilçeleri de ben olayım. Bu şehri ben alayım, 3 ilçesini sana vereyim. Ne bileyim böyle hani çocuklara kandırılarak paylaşımlar yapılır ya aynı durum bugün bu seçimlerde var.

Birçok örnek var yazmaya değmez…

 

Okuyucu seçmenlerim için şunları yazayım

SEÇİME DAİR

 

31 Mart 2024 Pazar günü sandık başına gidecek,

Kayıtlı 61 milyon 441 bin 882 seçmenin bulunduğu seçimde, 1 milyon 32 bin 610 genç ilk kez oy verecek. 34 siyasi partinin adayının yarışacağı seçimlerde, ülke genelinde, 206 binden fazla sandık kurulacak.

Seçimlerde toplamda 81 il, 973 ilçe, 390 belde başkanı ile 50 bin 336 muhtar belirlenecek, 61 milyon 441 bin 882 kayıtlı seçmen oy kullanacak. 

Seçime toplamda 34 siyasi parti katılacak.

Büyükşehir belediye başkanlığı için oy pusulası beyaz,

İl genel meclisi üyelikleri için oy pusulası turuncu,

Belediye başkanlığı için oy pusulası mavi,

Belediye meclisi üyeliği için oy pusulası ise sarı renkli olacak.

Seçmenler, tüm oy pusulalarını tek zarfa koyacak.

Her pusuladan ancak bir tane konulacak.

Pusulaların önüne ya da arkasına; yazı resim, işaret ve benzeri hiçbir şey çizilmeyecek.

EVET kaşesi tercih edilen parti ve ya bağımsızın sınırlarını taşmayacak. 

Yanlış işaretlenen ya da tahrip edilen pusulanın yenisi verilmeyecek.

&

Bakalım kimler ne demiş

 

         Kulak verdim; Newroz’a katılan yığınlar “Sınır ötesine gitmenize gerek yok. Biz buradayız ve talebimiz de sorunun silahla değil, barış içinde, konuşarak çözülmesidir” diyorlar."

                                         

Diyarbakır Nevruz kutlamalarında DEM'den iktidara çözüm süreci, muhalefete Kürt meselesini sahiplenme çağrısı geldi.

                                          

CHP'nin Sinop mitinginde konuşan Engin Altay, "Şimdi Sayın Genel Başkanımız olan, ama daha düne kadar çırağım sayılabilecek Özgür Özel'e hoş geldiniz diyoruz" dedi.

Bir ben kaldım ortasında kavganın, bir de karanfil yürekli çocuklar. Ahmed Arif

        Anlamadığın şeyi yargılamaya kalkma. George R R Martin

&

 

Bence;

        Türkiye Cumhuriyeti tarihinde en iğrenç üç cümle,

1.  Çocuğun rızası vardı,

2.  Bir kereden bir şey olmaz,

3.  Çalıyor ama çalışıyor.

Hadi yalandır deyi verin…

                                       &

Türkiye ne zaman düzelir?

Yardım kolisi ile mutlu olmak yerine, “ben bu koliye niye muhtaç edildim? Diye düşündüğümüz gün Türkiye düzelir.

&

          Kıssadan hisse

 

    Başrahip manastırdaki kitapları ateşe verir.

    Nedenini soranlara şöyle der;

    İnsanlar okursa öğrenir. Öğrenirse içindeki korkuyu öldürür. O zaman da kilise ölür.

    Vallahi de doğru…

&

 

Maalesef

Cahil öğrenmez, inanır.

&

Kirveme öğütler

Bak kirvem üstat ne güzel demiş;

         Varsın kalmasın babadan villa.

         Olmasın para ya da araba.

         Üzülme baba, takma kafana.

         Helal ekmek getirdin ya, o yeter bana.

Ya kir ve ne babalar, ne evlatlar var…

                                        &

Ve yazıma alışılmışın dışında bu kez Cemal Süreyya’dan bir şiirle son veriyorum.

Öyle birini sevin ki

Yüreğinin solda attığını hissettirsin.

Kavgada yiğit olsun, devrimci olsun.

Ekmeğini eşitçe bölebilsin yok olanlarla.

Öyle birini sevin ki

Sosyalizm koksun her sözü,

Yazılmamış bir kitap gibi baksın gözleri.

Öyle birini sevin ki

Yoldaşın olsun ömür boyunca.

Her direnişte, her kavgada yanı başında.

                                                    &

Gelelim “Dilimde tüy bitinceye kadar” yazacaklarıma;    

Anzele, büyük bir balıklı göl haline getirilip, turizme kazandırılsın.

Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi MÜZEYE dönüştürülsün.

Daha da önemlisi,

Ve sevgili meslektaşlarım, dernek yöneticileri, STK Yöneticileri; Zerzevan Kalesi, Çayönü, Mitras Tapınağı, Kortik Tepe, Hilar Mağaralarını ve Bırkleyn Mağaralarını koruyalım, tanıtalım, gün yüzüne çıkaranları sahiplenelim.

 

İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle. 

Dostça kalın.