5 Nisan 2025 Cumartesi

 

HARBİYORUM           

Recep Yılmaz

Gazeteci/Yazar

recepyilmaz46@gmail.com

recepyilmaz21.blogspot.com

 

PUSULANIN KIRMIZI OKU…

 

Günaydın Türkiye.

Günaydın sevgili okurlarım.

 

Evde atadan kalma bir pusula vardı. Aklıma takıldı. Aradım buldum. İlginçliğinden, antika özelliğinden, hatta biraz tozlanmışlığın dışında güzelliğinden de zerre bir şey kaybetmemişti.

Tas tamam her şey o gün bıraktığımız gibiydi. Ne benzin ne mazot ne de gaz ne de bir şarja gerek kalmadan hala çalışıyordu.

Öteden beri kafayı takmıştım bu pusulaya. Bugün baktım yine aynı. Kırmızı uç; hangi tarafa çevirirsen çevir pusulayı, o yine kuzeye takılıp duruyor.

Yani bunca zaman geçmiş. 21. Yüz yılı yaşıyoruz ama o gene bildiğim bildik dercesine tutturmuş bir yol. İlle de kuzeyi gösteriyor.

Tıpkı bizim radikaller gibi. Nuh diyor peygamber demiyor.

Yahu kardeşim birazda batıyı göster.

Yok kardeşim yok bir yol tutturmuş, eğmiş başını ille de kuzey diyor.

Doğu var,

Batı var,

Güney var.

Bir yığın ara yönler var.

Ne olur birazda o yönleri göster ey kırmızı uçlu ok.

Kime anlatıyorsun ki.

Yaklaşık elli yıldan fazladır bir kenara atmıştık. Büyük bir umutla belki biraz akıllanmıştır diye rahmetli anamın yaptığı kesecikten çıkardım baktım ki ne göreyim. İnadım inat dercesine aynı tas aynı hamam.

Hep kuzey, hep kuzey.

Diğer yönlerde şer güçler mi var?

Seni onlar mı engelliyor?

Hani bizde moda bir laf var ya.

Şer güçler.

Bir ayda 20 küsur milyar dolar satın alınmış.

Pusula gibi davranırsak şer güçler aldı diyeceğiz…

&

Ya muhalefet…

Muhalefetin de iktidarı almak için bir zerre hevesi yok.

Tıpkı pusula gibi yüz yıldır bir yol tutturmuş gidiyorlar.

Be kardeşim nice yollar daha var. Onlardan birini deneyin.

Hani bir söz var; “ Dinini tilkiden öğrenirsen, tavuk çalmayı sevap sayarsın. “

Yönünü yalnızca bir tarafa çevirir diğer yönleri görmezsen tıpkı pusulanın kuzeye takıldığı gibi dünyayı gördüğün kadar sanırsın ve bir arpa boyu ilerleyemezsin.

 

&

 

Sağdan soldan birkaç söz

Gereken tepkiyi vermediğin her olayda biraz daha değersizleşir ve özsaygını kaybedersin.

Bazı tartışmalar olmalı, bazı sözler söylenmeli ve bazı insanlar kaybedilmeli.

                                        &

Güneşin sana gelmesini istiyorsan,  gölgeden çık.  Konfüçyüs

                                        &

Bir kişiye yapılan haksızlığı her insan yüreğinde ve bilincinde duymalıdır bütün ağırlığınca. Bu sorumluluk bilinci kurulmamışsa, her yeni haksızlık bir kader gibi benimsenir bütün toplumda. Oysa ne yoksulluk ne de haksızlık kader değildir. Uğur Mumcu

 

&

 

Türkiye nasıl düzelir?

Bırakalım insanlar düşünsün. Düşündüklerini özgürce söyleyebilsin, yazsın, çizsin.

Hapishaneler, insanları terbiye etmek, uslandırmak, korkutmak, ürkütmek,   düşüncelerini değiştirmek yeri değildir.

Tam aksine…

&

Diyarbekir ve tramvay…

Sahi aklıma gelmişken sorayım;

20 yıldır her yerel seçim öncesi neredeyse tüm adayların vaadleri arasında yer alan "Diyarbakır Tramvay" projesi?

 Ne oldu?

&

 

Kirveme öğütler;

Kız çocuğuna yemek yapmasını öğretirken, erkek çocuğuna araba kullanmasını öğrettik. Sonra da “Araba kullanamıyor” diye kadınları, “Yemek yapamıyor” diye erkekleri eleştirdik. Şikâyetçi olmak istemiyorsak; erkek ve kadını eşit ve cinsiyet ayırımı yapmadan yetiştirelim, kirvem.

                                    &

 

Gelelim “Dilimde tüy bitinceye kadar” yazacaklarıma;    

Anzele, büyük bir balıklı göl haline getirilip, turizme kazandırılsın.

Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi MÜZEYE dönüştürülsün.

 

İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle. 

Dostça kalın.

22 Mart 2025 Cumartesi

 

 

 

HARBİYORUM           

Recep Yılmaz

Gazeteci/Yazar

recepyilmaz46@gmail.com

recepyilmaz21.blogspot.com

 

 

BARIŞ NEDİR

 

Günaydın Türkiye.

Günaydın sevgili okurlarım.

 

         

Sevgili okurlarım; öteden beridir soruyorsunuz; “Barış nedir,” diye. Dilimin döndüğünce ve kendi anlayışıma göre barışı tarif etmeye çalışayım, bugünkü yazımda.

Barış dediğin, ifade özgürlüğü ile olur. Yani söz söyleme serbestliğidir.

Barış paylaşmak demektir.

Barış hoşgörüdür.

Barış; köre göz, sağıra kulak olmak demektir.

Barış; düşmüşe el uzatmak, karamsara teselli vermek demektir.

Barış; sokaktan geçerken düştüğünü gördüğümüz bir öğeyi alıp yerine koymak demektir.

Barış; güler yüzlü olmaktır.

Barış yürürken insanlara “merhaba” demektir.

Barış; önceliği karşındakine vermek demektir.

Barış anne olmak, barış baba olmak demektir. Barış ağabey olmak, barış abla olmak demektir.

Barış yol göstermektir.

Barış el vermektir, barış bel vermektir.

Yani barış insan olmak demektir.

Görüldüğü gibi barışın ana unsuru insandır. Yani insan olmadan barış olmaz.

Barış öncelikle insanın kendi evinin önünü süpürmek demektir.

Barış saymak demektir.

Barış iç ferahlığı demektir.

Bütün bunların yanında barış, kendini bilmek demektir.

Barışta kin yoktur, barışta nefret yoktur. Barışta ihanet yoktur. Barışta hınzırlık, habislik yoktur. Hele ihtiras hiç yoktur.

Barış günaydın demektir. Barış yer vermektir. Değer vermektir. Barış ”affedersiniz” demeyi becerebilmektir.

Dedim ya barış dünyanın temiz olması için öncelikle kendi evinin önünü temiz tutmak demektir.

Barış aşktır. Barış sevdadır. Barış; insanı ve insanlığı sevmek demektir, hem de kayıtsız koşulsuz.

Barış; tam demokrasi demektir.

         Barış; genel ahlak kurallarını çiğnemeden, istediğin gibi yaşamak; istediğin gibi giyinmek, istediğin gibi istediğin şeyi yemek demektir. 

         Kimse bana kendince, gurubunca, tarikatınca, ya da misyonerliğini üslendiği ideolojinin, din anlayışını, yaşam şeklini dayatmaması demektir barış. 

          Barış; kimsenin düşüncesine saygısızlık etmemektir.

         Düşüncelere ket vurmamak demektir, barış;        

         Barış; kimse bu düşüncelerinden dolayı dost ya da düşman olarak gösterilmemek demektir.

Ve barış kalıcı olmalıdır.

         İşte o zaman dış dünyaları ile barışık olunur. İşte o zaman iç dünyalarımızda huzurlu olunur. Kimseye küsülmez, kimseye düşman olunmaz.

Bu insanların oluşturduğu toplum, barış toplumu olur.

         Barışta Dayatma yoktur.

Dayatma; kalıcı barışı inşa etmeden yıkmak demektir.

          Dayatma demokrasiye ihanettir.

Savaş ise daha çok vergi, daha çok sömürü, daha çok yoksulluk demektir.

Gelin artık silah yerine sözcükleri kullanalım barış adına. Kin ve nefret kusmak yerine çözüm üretelim. Köküne kibrit suyu dökmeye çalışmak yerine, sevgiyle sulayalım, çözmek istemediğimiz ama çözülmez dediğimiz o ağrıların dibini. Bilek güreşi yapmak yerine karşılıklı yüzleri okşayalım barış için.

Neden bir Kolombiya olmayalım, yeter ki barışı iç politikaya alet etmeyelim. Yeter ki barışı  ihtirasımızın kurbanı etmeyelim. Yeter ki barışı kişisel çıkarlarımıza kurban etmeyelim.

          Sonuç olarak barış adına ben; vicdanlar susmasın, insanlık ölmesin, cehalet kazanmasın istiyorum. 

                                                       

 

&

Bir söz de benden

Newroz, bımbarek be...

Newroz, piroz be…

 

                                            &

 

Kulağa hoş gelen sözler

Herkes duymak istediğini, duyabileceği yere gidiyor.

 

&

 

Kirveme öğütler

Ben; vicdanlar susmasın, insanlık ölmesin, cehalet kazanmasın istiyorum.

Ya sen kirvem?

 

 

                                        &

 

 

         Gelelim “Dilimde tüy bitinceye kadar” yazacaklarıma;    

          Anzele, büyük bir balıklı göl haline getirilip, turizme kazandırılsın.

           Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi MÜZEYE dönüştürülsün.

 

 

İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle. 

Dostça kalın.

15 Mart 2025 Cumartesi

HARBİYORUM           

Recep Yılmaz

Gazeteci/Yazar

recepyilmaz46@gmail.com

recepyilmaz21.blogspot.com

 

NE ÇOK ÖZLEMİŞİM BARIŞI YAZMAYI

            

         Günaydın Türkiye.

Günaydın sevgili okurlarım.

 

Barış sevgidir. Barış; dostluktur, kardeşliktir. Barış gönül rahatlığıdır. İyi geçinmektir, barış.

Kavgasızlıktır.

Silahsızlıktır.

Barış sağlıktır. Zindeliktir.

Barış mutluluktur.

Barış; savaş için kıtlıktır. Silah tüccarı için pazarsızlıktır. Barış, silahlı her türlü güç için işsizliktir. Sorunsuzluktur, barış.

Barış; düşmanlığın, nifakın, yalanın, yılanın, çıyanın panzehiridir.

Barış ahlaklı olmaktır.

Barış dimdik ayakta durmaktır.  

Barışta çömelip nişan almak yok. Barışta insanın kollarını arkadan bağlayıp, önden yumruk atmak yok. Barışta; insanına, en büyük acılardan birini tattırmak için, elektrik vermek de yok. Barışta, insanların gözünü bağlamak yok. Yani, yani barışta insandan korkmak yok.

Barışta; nişan alarak insanın gözüne gözüne biber gazı sıkmak yok.

Barışta; bir ırkı yok etmek, yok saymak yok. Ve barışta bir ırkı bir ırktan üstün tutmak yok.

Barışta bütün insanlar kardeştir. Her yerde ve her zaman insanlar eşittir barışta.

Barışta; hücredeki insanının, elinin varamayacağı uzaklığa yemeğini koymak yok. Barışta; şubat soğuğunda hücresindeki insana dakikalarca hortumla su sıkmak yok. Barışta; kelle hesabı pirim almak adına, o günkü koşullara göre adam yakalayıp nezarethaneye atmak yok. 24 saatlik gözaltı süresini keyfe keder 96 saate de çıkarmak yok ki barışta.

Barış; insanlıktır. İnsanca yaşamaktır. Barış el uzatmaktır. Barış aynı kaptan ve eşitçe yararlanmaktır. Barış; kana kana özgürlük solumaktır. Özgürlük dağıtmaktır. Barış halkından korkmamaktır. Halkını alternatif suçlu olarak görmemektir.

Barış 96 saat gözaltında tutulduktan sonra 5. Gün savcılığa çıkarıldığında suçsuz bulunup serbest bırakılmak değildir. Barış serbest bırakıldığında; “telefonumu, fotoğraf makinemi vermeyecek misiniz?” diye sorulduğunda, “Serbest bırakıldığına dua et. Bir ara sizi ararlar. Gelin alın derler.” demek değildir.

Barıştan başka her şey işkencedir. Barış işkencecinin keyfinin kaçmasıdır. Barıştan başka her şey enflasyondur, zamdır. İşsizliktir, yoksulluktur. Geri kalmışlıktır.

Barışsızlık, anasızlıktır, babasızlıktır, evlat acısıdır; öksüzlüktür, yetimliktir, dul kalmaktır.

Barışsızlık;” Bu gece senin gözünü bağlamadan döveceğim. Beni tanıman işe yaramayacak. Çünkü sağ kalman uzun sürmeyecek.” demektir. Halbu ki bilmediler; öldürmek yaşatmaktan zordur.

Ne kadar çok özlemişim, barışı yazmaya…

Bunca zamandır yazmadım diye küsseler bana, söyleyecek sözüm olmaz.

Barış haklıdır.

Barış, annenin evladını sevmesidir. Babanın gönül rahatlığıyla işine, işinden evine gitmesidir.

Barıştan öte her şey gözyaşıdır, kandır, katliamdır.

Barış bir lokma ekmek, bir baş kuru soğan ve bir tas sudur.

Barış; hiç beklenmedik anda bir dostun, kapınızı çalmasıdır. Uzakta da olsa bir arkadaşın hatırınızı sormasıdır.

Barış var ya barış; barış, sabahleyin eşinin, senin önüne koyduğu, bir tas mercimek çorbasıdır.

Barış; tek lahmacun dürüm ve bir bardak ayrandır.

Barış; bir güler yüz, iki çift tatlı söz ya da barış, bir küçük öpücüktür, Gülüm.

Ve unutmayalım ki coğrafyanın birliğe, dirliğe, özgürlüğe, kardeşliğe, barışa kardeşim barışa ihtiyacı var.

 

Barış dolu günlere.

Dostça kalın…

                                              &

 

   Kirveme öğütler

Bak kirvem birlik beraberlik ve kardeşliğin kalıcı  olması ancak yönetenlerin, muktedirlerin  yönettiklerini, hükmettiklerini kayıtsız koşulsuz sevmeleri ve demokratlığı onlara layık görmeleri ile mümkündür.

 

                                                        &

 

İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle.  

Dostça kalın.